28 Kasım 2010 Pazar

DUYGUNUN DOĞUM GÜNÜ VE SON GÜNLERDE YAPILANLAR

Geçtiğimiz perşembe günü canım kızım Duygu'cuğumun doğum günüydü. Bu kez pasta yerine bir cheese kek yaparak aile içinde küçük bir kutlama yaptık. Mersin'de oturan kardeşimden sonra küçük kardeşimin Fransa'ya yerleşmesi, annemin de Mersin'deki kardeşimin yanında olmasıyla çok yalnızdık bu sene. Son günlerdeki keyifsizliğimi gözönünde bulunduran kızım her ne kadar bir kutlamayı istemediyse de bir şey yapmamak içime sinmedi. Pişirilerek hazırlananlar yerine soğuk bir cheese kekin pastanın yerine geçebileceğini düşünerek hazırladım bu cheese keki.

Peynirli kısmında beyaz çikolatanın da bulunduğu bu keki kızım ve evdekiler severek yediler. Pişirilenlere göre meyve aromasının daha çok hissedildiği soğuk cheese keklerin daha risksiz olması, hızlı tüketilmesi veya derin dondurucuda saklanabilmesi bir tercih nedeni olsa da benim favorim diğerleridir hep.
Tarifi bir sonraki iletiye bırakarak bir kez de burdan biricik kızımı kutluyor ve herşeyin gönlünce olacağı mutlu bir hayat diliyorum.
Sevdiğin renklerin en güzelinden oluşan bu çiçekler kadar güzel olsun hayatın tatlı kızım.


Bloğumda en çok okunanlar listesinde yer alan bu ıspanaklı tepsi böreği bizim evde çok yapılan börek çeşidi olduğu ve her seferinde fırında böylesine kabardığı için deneyen arkadaşlar varsa onların yaptıklarının da bu şekilde kabarıp kabarmadığını merak ediyorum doğrusu. Tarifi daha önce verdiğim için sadece görsel olarak bulunsun istedim.

Bu gözleme ve alttaki bazlamalar bizim evde özellikle bazı pazar sabah kahvaltılarında çok severek yediğimiz lezzetler. Mersin'e gitmeden önce annemle birlikte fazlaca yapıp (bir kısmını da derin dondurucuda saklıyorum) gözlemelerin içine beyaz peynir koyup sararak yemek kahvaltıyı şölene dönüştürüyor bizim için. Bazlamalar yağsız oldukları için biraz daha masum olsalar da gözlemenin yeri bir başka.

Alttaki yalancı çiğ köfte ise yine annemin tariflerinden biri. Kırmızı etle yapılan çiğ köfteleri gençliğimizde nasıl yediğimize şimdi şaşıyorum. O zamanlar kasaplara güven mi fazlaydı veya bizler daha mı bilinçsizdik bilemiyorum ama çok ender olsa da gerçek çiğ köfte yiyiyorduk. Her ne kadar yoğurularak ve içine konulan acı biberlerle etin piştiğini söyleseler de yıllardır içimiz almadığı için yapıp yemiyoruz. Çiğ et yemiyoruz diye bu lezzetten mahrum kalmayalım düşüncesiyle lezzetli bir tarif geliştirmiş annem. Etin yerine ince dövülmüş cevizle yoğurularak yapılan bu köfte gerçeğini aratmayacak lezzette olduğu için yer vermek istedim. Tarifleri isterseniz teker teker ekleyeceğim.


Pırasalı kişi ise bayramda çay sofrasına davet ettiğimiz misafirlerimiz için yapmıştım. Daha önce yapıp yayınladığım ıspanaklı kişin pırasalı versiyonu (Sayfamda tartlar bölümünde). Özellikle pırasayı hiç bir şekilde yemeyen oğlumun talebiydi.Kiş'i neli istersin diye sorduğumda, "pırasalı" cevabını alınca şaşkınlığımı anlatamam. Komşunun tavuğu komşuya kaz görünürmüş misali Fransaya gittiğinde bir davette yiyip çok beğendiğini söyleyince çok şaşırdım. Biraz kıskançlık durumları olmadı desem yalan olur hani. Önce bizim evde yemiş olsaydı kesin beğenmezdi ama demek ki komşuda tatlı gelmiş deyip güldüm.


Kestaneli cheese kek ise sevgili Zinnur'un tarifi. Geçen yıldan kalan derin dondurucuda bekleyen şekersiz kestane püresi bitsin diye yaptığım bu kekin Zinnur'unkinden tek farkı içinde ve üzerindeki süslemelerde Dulce de leche kullanmış olmam. Kestaneyi seviyorsanız yoğun kestane aromalı bu keki denemenizi öneririm. Bizim evde hızla tüketilecek kadar sevildi. Tarifi Bizim Pastane'nin arşivinden bulabilirsiniz.
Teşekkür ederim Zinnur'cuğum.


Yukarıda gördüğünüz çorba ise ister değerlendirme, ister kurtarma deyin ama başlıbaşına ayrı bir lezzet olarak seviliyor bizim evde. Bir veya iki gün önceden kalmış, artık burun kıvırılan bir yemeğe dönüşen kurufasulye yemeğinden yine annemin yöresine ait uğmaç (doğru mu yazdım bilmiyorum)aşı. Şimdilerde çok revaçta olan ve sık sık reklamlarda gördüğünüz oğmaç aşı ile ilgisi yok diye düşünüyorum (Zira bizim eve hiç hazır çorba girmediği için o tadı bilmiyorum).

Yukarıdaki patatesler ise sunum şekli olarak çok beğendiğim patates kavurması. Zaman zaman çocuklara etin yanına püre yapacağımda patatesleri fazlaca haşlar kendimiz için de bol soğanlı ve kırmızı biberli olarak kavururdum ama harika lezzet ve sunumlarını örnek aldığım sevgili Ufuk'ta (Ufuk Mutfakta) bu haliyle görünce çok beğenmiştim. Yapımı çok basit ama lezzeti çok güzel olan bu tarifin için Teşekkürler Ufuk'cuğum.



En nihayet bana ait, yıllar içinde uygulayarak geliştirdiğim bir lezzet. Pek çok sütlü tatlının arasında çocuklarım en çok bu krem şokolayı seviyorlar. Hele ki son iki yıldır Aysun hanımın o enfes sütleriyle yaptığımda ben de çocuklar gibi bazen iki porsiyon bile yiyebiliyorum. (Benim porsiyonlarım çok küçük yalnız)

Bu son lezzet de Cenk'in (Cafe Fernando) kepekli ekmeği. Mayalı hamurlarla bir iki başarısız denemem olsa da denemelerden yılmıyorum. Bu ekmeği yapalı epey bir zaman oldu ama yalnızca fotoğraf albümünde kalmasın diye başarılı olduğum daha da önemlisi sevdiğimiz ve özellikle kahvaltılarda ısıtılınca daha da güzelleşen bu ekmek bal ve kaymak ikilisiyle muhteşem oluyor.

Bayram sonrası biraz yoğun günler geçirmem ve biraz da çocukların bozulan bilgisayarları nedeniyle benim bilgisayara el koymalarından ötürü istemesem de aranın yine epey açıldığının farkındayım ama umarım bu ileti boş da durmadığımın göstergesi olur diye düşünüyorum.
Hepinize sağlıklı, ağız tadınızın yerinde olduğu güzel bir hafta dilerim.

11 Kasım 2010 Perşembe

ÇİKOLATALI SNOW EGGS

Öncelikle tarifi pek yakında deyip yazmakta geciktiğim için özür dilerim. Yaklaşmakta olan bayram için hazırlıkların yanı sıra temizlik, çamaşır, ütü derken ancak fırsat bulup oturabildim bilgisayarın başına.

Bu tatlı tamamen ihtiyaçtan yapıldı dersem şaşıracaksınız. Şöyle ki; faydaları çok bilinen, özellikle gelişmekte olanlar için tam bir protein ve besin kaynağı olan yumurta bizim evde benim haricimde pek sevilmiyor. Benim de safra keseme dokunduğu için yiyemiyorum. Çocuklar hafta sonlarında bile yumurta teklifime hayır deyince ben de yumurtanın bol kullanıldığı tatlı ve yemekleri yapıp bu şekilde de olsa yedirmeye çalışıyorum.

Bu tatlıyı yabancı günlüklerden La Tartine Gourmande'nin sayfasında görünce not almış yapmak için zaman kolluyordum. Evimdeki Larousse Gastronomique ansiklopedisinde de İngiliz kremasıyla (krem anglez) yapılan çeşidini yine büyük beğeni ile sayfasını izlediğim Oytun (Snoweggs) geçen yıl yapmıştı. Onun sunumları ve fotoğraflarıyla hep aklımdaydı bu Fransız tatlısı. Bir dahaki sefere de krem anglezle yapmayı planlıyorum. Rahatsız olacağım korkusuyla sadece iki kaşık alarak tadına baktığımda yumurta kokusunun hissedilmediğini; krem şokoladan daha akışkan ama lezzetli bir tatlı olduğunu gördüm.
Heyecanı artırmadan malzeme listesine geçeyim.
Orijinal ölçüler aşağıdaki gibi. Yaptığım değişiklikleri yapım aşamasında anlatacağım.
1) 600 ml. + yumurta akları pişirildikten sonra kalan miktarı 600 ml.ye tamamlayacak kadar daha süt (bu aşamada miktarın ne kadar azaldığına dikkat etmediğim için böyle bir ölçü vermek zorunda kaldım)
2) 6 adet yumurta (akı ve sarısı ayrılacak)
3) 1 adet vanilya çubuğu (Boyuna kesilip tohumları çıkarılacak)
4) 3 adet kakule (tadı baskın olmasın diye 2 adet kullandım)
5) 1/2 cup esmer şeker
6) 100 gr. rendelenmiş bitter çikolata (% 64 çikolatalı)
7) 2 yemek kaşığı (tablespoon) toz şeker
8) 2 tatlı kaşığı (teaspoon) elenmiş mısır nişastası
Not:
9) Evdeki çikolata %50 oranında kakaolu olduğu için rengi açık olur endişesiyle ben 2 tatlı kaşığı koyu renk kakao ekledim. Sizin çikolatanız bu orana uyuyorsa koymayabilirsiniz.

6 yumurta akından yapılacak karbeyazı yumurtalar çok fazla olacağı için tarife sadık kalmayarak sadece 2 yumurta akından yaptım merengleri.
Yapılışı
1) Sütü, vanilya çubuğunu ve tanelerini, kakule tohumlarını 600 ml. süte ekleyerek kabınızı ateşe koyun. Kaynama noktasına gelince ocağı kapatıp 30 dakika beklemeye bırakın. Sürenin sonunda süzgeçten süzerek iri tanelerden kurtulun. Kabınızı tekrar çok kısık ateşe koyun ve tekrar ısıtın.
2) Temiz cam bir kaseye iki yumurta akını bir fiske tuz ile çırpmaya başlayın. Yumuşak tepecikler olmaya başlayınca 2 kaşık şekeri azar azar ekleyerek mereng parlak ve pürüzsüz olana kadar kuvvetlice çırpın.
3) Bir çorba kaşığıyla bir porsiyon yumurta akı alın ve diğer kaşıkla köfte biçimi verin. Bir kaşıktan diğerine geçirerek köfteyi iyice biçimlendirin. Hafif kaynamakta olan süte ikişer üçer atarak her tarafı pişsin diye çevirerek pişirin. İki dakika pişirdikten sonra bir bezin üzerine alarak süzün. Mereng bitene kadar bu işlemi yapın.
4) Kalan süt bir miktar azalmış olacaktır. Bu sütü ölçün ve ne kadar azaldıysa süt ekleyerek 600 ml. ye tamamlayın ve tekrar ısıtın.
5) Ayrı bir kaba 6 yumurta sarısını koyun ve esmer şekeri ekleyerek yumurtalar açık sarı renk alıncaya kadar çırpın. Şimdi de bir yandan çırparken bir taraftan da sıcak sütü iplik gibi azar azar yumurtalara ekleyin.
6) Rendelenmiş çikolatayı ilave edip çikolata eriyinceye kadar karıştırın. En son mısır nişastasını ve benim ilavem olan kakaoyu eleyerek ekleyin ve karıştırın.
7) Kabınızı tekrar ateşe koyun ve orta kısık ateşte sürekli karıştırın. Başından asla ayrılmayın ve sürekli karıştırarak kremanın kalınlaşmasını sağlayın. Kaynama noktasına geldiğinde ocağı hemen kapatın. Kaynatırsanız yumurtalar kesilebilir.
8) Kremayı soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra bardaklara veya kaselere boşaltın. Üzerine de kar beyazı yumurtalarınızı yerleştirip üzerine ister ansiklopedideki gibi karamel sos isterseniz çok az kakao serpiştirin ve servis edin.

Yaklaşan kurban bayramı nedeniyle şimdiden bütün arkadaşlarımın bayramını kutlar nice güzel bayramlar dilerim. Ağız tadınızın bol olduğu güzel bayram dileklerimle.
Sevgiyle kalın.

6 Kasım 2010 Cumartesi

ARMUTLU KEK

Çok uzun yıllardır yaptığım bir kek bu. Öyle ki ilk tariflerimi topladığım kitabın başlarında yer alıyor. Bu kekin yapımında biraz sertçe armutların kullanılması gerekmekte .Çok olgunlaşan ve yumuşayan armutlar pişmenin etkisiyle sularını bırakıp kekin dokusunu değiştirdiği için uygun değil. Genellikle yaz sonlarında taze çıkmış, henüz yeterli olgunluğa ulaşmamış armutlarla ilk olarak Bodrum günlerinde yaptığım için bizim evde adı Bodrum keki olarak geçiyor. Meyveleri taze ve çiğ olarak yemeyi çok sevsek de armut ve ayvanın pişirildikten sonraki yumuşaklığı ve aroması da müthiş güzel oluyor. Yumuşacık ve bulgur bulgur ağızda eriyen dokusuyla armudun hafif sertliği çok güzel uyum sağlıyor. Hele ılıkken çayın, kahvenin yanına çok yakışıyor. Geçenlerde markette halen daha çok olgunlaşmamış armutları görünce tarifi sizlerle de paylaşmaya karar verdim.

Sağlıklı beslenmeye çok önem veren asla ve asla bu tür pasta, kek ağzına sürmeyen bir arkadaşım bir dilimle yetinemeyip ikinci dilimi istediğinde çok mutlu olmuştum bu yaz.

Ölçüler 35x30 cm ebadındaki büyük fırın tepsileri içindir.Miktar çok fazla olduğu için ben genellikle yarım ölçü olarak yapıp ona uygun fırın kabı veya tepsilerinde pişiriyorum. İsterseniz siz de o şekilde hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler
1) 5-6 adet Santa Maria cinsi veya benzeri çok olgunlaşmamış armut
2) 5 adet yumurta
3) 250 gr. tereyağı
4) 350 gr. (2 su bardağı) toz şeker
5) 300 ml. süt
6) 600 gr (5 bardak) un
7) 1 paket kabartma tozu + 1/2 çay kaşığı karbonat
8) 1 adet vanilya çubuğu yoksa 1 paket vanilya

Yapılışı
1) Oda ısısındaki tereyağ ve şeker mikserle kuvvetlice krema kıvamına gelene dek çırpılır.
2) İlk yumurta eklenir ve mikserle çırpılarak yedirilir. Daha sonra ikinci ve diğer yumurtalar da teker teker kırılıp her seferinde aynı işlem uygulanır.
3) Son yumurta ilavesinden sonra hamur bir yandan mikserle çırpılırken bir yandan da azar azar süt ilave edilir.
4) En son iki kez elenmiş un, kabartma tozları, vanilya da eklenir ve çırparak karıştırılır.
5) Hamurun yarısı veya yarıdan biraz azı yağlanmış unlanmış tepsiye spatula yardımıyla yayılır. Üzerine de önceden soyulmuş ve her biri 8'er parçaya bölünmüş armut dilimleri sırt kısımları hamura değecek şekilde dizilir.
6) Kalan hamur kaşıkla veya spatula yardımıyla armutların üzerine yayılır. Çok akışkan olmayan hamuru yaymak biraz zor oluyor ama dert etmeyin. Çünkü az gibi görünen tam olarak armutların üzerini kaplamayan hamur fırının ısısıyla yayılıp armutların üzerini kapatıyor.
7) Bilinenin tersine bu tarifte fırın önceden ısıtılmıyor. Hamur soğuk fırına sürüldükten sonra 175 dereceye getirilip o şekilde pişiriliyor. Yaklaşık 30-35 dakika üzeri kızarıncaya kadar pişiriliyor.
8) Tarifin orijinalinde kek piştikten sonra üzerine pudra şekeri, su ve birkaç damla limonla yapılan glazür sürülüyor. Ama ben kaloriyi artırmamak adına çok ince bir tabaka halinde serptiğim pudra şekerini tercih ediyorum.
Afiyet olsun...

Yönetici Giriş Paneli


Special design for Işıl'ca Tatlar by GeCe