19 Şubat 2009 Perşembe

GÜL'ÜN KEK'İ VE FRANSA LEZZETLERİ-SON


Fransa görüntülerine son noktayı koymadan önce önceki gün gelen misafirlerim için yaptığım keki paylaşmak istedim.
Bu kekle ekmek arası lezzeti , ilk kez geçtiğimiz yılbaşı sabahı bizi sabah kahvaltısına çağıran bir arkadaşımda yemiştim. Alman Lisesinin müdürü tarafından kendilerine hediye edilen bu keki çok beğenip, tarifini nasıl bulurum diye düşündüğümde de aklıma hemen sevgili Gül (Damak Tadı) gelmişti. Kendisine tarifi bilip bilmediğini sorduğumda da memnuniyetle bana bir maille yollamıştı. Ancak sevgili Gül'cüğüm bununla yetinmeyip o gün bu keki yapıp bloğunda yayınladığında da(içime de doğmuştu adeta) nasıl mutlu oldum anlatamam. Kendisiyle hiç tanışmamış olsak da yaptığı bu jesti hiç unutmayacağım.
Orijinal adı "weihnachtsstollen mit marzipan" olan bu kekin içinde adından da anlaşılacağı gibi marzipan bulunuyor.O zaman elimde marzipan olmadığından hemen denememiştim. İstedim ki herşeyiyle aynı olsun. Gelirken Fransadan getirdiğim marzipanı kullanarak evvelki gün denedim.
Gül, marzipan olmasa da olur diyordu ama ben yediğimle aynı lezzeti yakalayabilmek adına bu şekilde yaptım. O gün arkadaşımda yediğim kekin aynısı olmuştu. Ev halkı olarak çok beğenerek yedik.
Tarifini Gül'cüğüm çok detaylı bir şekilde anlattığı için merak edip yapmak isteyenleri Damak Tadı'na davet etmek istiyorum.
Gül'cüğüm, sana da ince düşüncen ve emeklerinden dolayı çok çok teşekkür ederim.











Artık isterseniz Paris gezimizi de bu iletiyle noktalayalım. Çünkü Paris ne anlatmakla biter ne de fotoğraflamakla. Saraylarıyla, müzeleriyle, meydan ve bahçeleriyle, Seine nehri üzerindeki köprüleriyle, kahve ve barlarıyla kısacası her köşesiyle kendinizi tarihin, sanatın, estetiğin, güzelliklerin içinde bulacağınız bir şehir.

Fransa aynı zamanda yemek ve pastacılık alanında da haklı olarak dünyaca ünlü bir yerdedir.
Değişik ve bol soslu et yemekleri, deniz ürünleri ve benim için en önemlisi pastalarıyla ayrı bir önem kazanmakta. Yukarıdaki et yemeği antrikot da onlardan biri. Yalnızca akşamları saat tam 19 da açılan insanların yemek yiyebilmek için kapının önünde sıraya girdikleri ünlü bir restoran olan, adı üstünde (geçen yıl İstanbul'da da bir şubesi açıldı)Entrecote.


Servisimizi yapan bayana sosunun içeriğini sorduğumda 7 yıldır sır olduğunu ve kendisinin bile bilmediğini söyledi. Yediğimiz antrikot kadar sonrasında sipariş ettiğimiz tatlılar da çok çok güzellerdi.

Burada ve diğer kafe ve pastanelerde yediğimiz tart ve browniler sıcak olarak servis ediliyor ve mutlaka krem anglez veya çikolata sosuyla sunuluyordu.



Sağ tarafta gördüğünüz ise aslen Belçika'ya ait yalnızca deniz ürünlerinin hazırlandığı bir lokanta olan Leon de Bruxelles.
Kardeşimin önerisi ve ısrarları ile gittiğimiz bu restoranda sipariş verdiğimiz Moules et Frites (patates tava ve soslu midye) döküm tencerelerde masaya geliyor ve ellerinizle yiyiyorsunuz.
Sosunun içinde taze soğan, kereviz ve birkaç baharatın daha bulunduğu bu yemeği çok sevdim.


Daha önceki gidişlerimde gördüğüm için bu kez gitmediğim Versay sarayına çocuklar gittiler.


Bahçeden ve aşağıda da aynalı salondan birer kare.












Paris'i adeta ortadan ikiye bölen Seine nehri üzerindeki köprülerden en ihtişamlısı ve süslüsü olan Pont Alexandre III köprüsü.
Köprünün gerilerinde görünen içinde Napolyon'un mezarının da bulunduğu Hotel des Invalides.



Yan tarafta ise büyük ve güzel bahçelerden biri olan Tuileries bahçesinin girişi görülmekte. O gün kardeşimle birlikte çok üşümemize ve yorgun olmamıza rağmen o parkı da görmeden gidersek gözümüz arkada kalırdı. Bahardaki yeşilliği, kalabalağı ve canlılığı göremesek de yine de çok güzldi.
Biraz dinlenmek için oturduğumuzda havuzdaki ördek ve martıların, attığımız yiyeceklere olan ilgileri, ekmekleri değil suya düşürmek elimizden alıp kaçmaları bizi çok ama çok eğlendirdi.











Bu gün 19 Şubat, yani canım kardeşimin doğum günü.
Bu iletimle burdan doğum gününü kutlarım güzel kardeşim. O gün o kadar eğlenmiş ve mutlu olmuştu ki bu fotoğrafın da bunu kanıtlıyor adeta. İyi ki doğdun, iyi ki kardeşimsin ve yanımdasın.




Bu gördüğünüz de Concorde meydanındaki bir sokak lambası. Sanırım sokak lambaları bile bu şehrin ne denli güzel ve görülesi bir şehir olduğunu anlatıyor.



Dondurma ile servis edilen armutlu tart.








Tatlı ve kahve tabağı









Maskorpon peyniri ile yapılmış tiramisu








Ve son Eyfel turu





Kuravasanların, brioşların, çeşit çeşit ekmeklerin yanı sıra; şarapların, peynirlerin de diyarı olan bu ülkeyi ziyaret etmek isterseniz şu aralar fiyatları çok uygun. Hayallerinizi ertelemeyin ve olanağınız varsa gidip görmenin yollarını arayın derim.

4 yorum:

  1. İyi akşamlar Işılcığım canım Gülcü
    ğümün yaptığı her lezzet muhteşem ellerine sağlık sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. EN KISA ZAMANDA GİTMEM LAZIM IŞILCIĞIM..
    SÖZZ KALDIĞIN YERDEN DEVAM EDECEĞİM..
    ELLERİN KOLLARIN DERT GÖRMESİN. ENFES HER ŞEY..
    ÇOK SEVGİLER CANIM....

    YanıtlaSil
  3. Oğluş biraz büyüsün,gitmek istiyorum nasipse.Kek muhteşem görünüyor.Ellerine sağlık.Sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Işıl'cığım,benimde hemen gidesim geldi oralara..))Bu mevsimde başka olur orası.."Her mevsim aşk başkadır Paris'te" der ya şair..İşte onun gibi geldi bana..))
    Sizler adına hem çok memnun oldum,hemde sizlerle gezip tatmış kadar hissettim..))

    Weihnachtsstollen'i beğenmenize çok sevindim..İlk yapmana rağmen Almanya'dakilerden bile güzel ve lezzetli göründü..Ellerine sağlık canım..Kocaman sevgilerle..

    YanıtlaSil

Yönetici Giriş Paneli


Special design for Işıl'ca Tatlar by GeCe