14 Şubat 2009 Cumartesi

PARİS GEZİSİ VE LEZZETLERİ-2

Uçaktan iner inmez evin küçük oğlu Serkan'cığımın bizi karşılamasıyla, tatilimize bu sımsıcak, canayakın ailenin nefis yemeklerle dolu sofrasına oturarak başladık. Çok da mütevazi olan arkadaşımın yemeklerini hele o güveci unutmamız mümkün değil. Bloğumun konusu her ne kadar mutfak ve mutfağa dair şeyler olsa da arkadaşlarımdan gelen yorumlar üzerine özellikle de Mübeccel'in doğduğu büyüdüğü şehirle hasretini de gidermek amacıyla konu dışına çıkıp zaman zaman Paris fotoğraflarına da yer verirsem umarım sizleri çok sıkmam. Üç kamera ile çekilen yüzlerce fotoğrafın içinden en uygun ve güzellerini seçmek bile ne kadar zormuş meğer. Nasıl kategorize edeceğimi düşünerek vakit kaybettiğimi görünce biraz Paris, biraz lezzetler olsun diyerek ortaya böyle karışık birşeyler çıktı. Umarım 3. bölümünü de vakit kaybetmeden yayınlayabilirim.


Bunlar ertesi gün gittiğimiz pazardan görüntüler. Alışageldiğimizin dışında şeyler olunca fotoğraflamadan duramadığım gibi aynen Türkiyede olduğu gibi orada da pazarcılarla sohbetim
devam etti.


Renklerine bayıldığım turpların üzerindeki Liçi denen bir meyve. Üstteki kabuk soyuluyor ve altındaki yumuşak kısmı yeniyor.
Alttaki papaya da güzelliğiyle yine objektiflerimize takılmadan edemeyenlerden.



O gün pazar ziyaretinden sonra ucuzlukları kaçırmamız gerektiğini söyleyen Pembe bizi bir alış veriş merkezine götürdü ve eve yorgun argın döndüğümüzde kardeşimin orda oturan arkadaşlarından Gülten'in "Champ-Elysees'deki yılbaşından kalan süslemelerin son günü hemen gelin" demesi üzerine aynı gün bir de orası ziyaret edildi. Süslemeler o gün kaldırılmış olsa da Champ -Elysee yine her zamanki gibi ışıl ışıl ve gençlerle doluydu.



Bulvarda gezerken daha önce beş yılını orada geçirmiş olan kardeşimi son zamanlarda hiç bu kadar mutlu görmemiştim.
Yüzünde sürekli açan gülücükler onun kadar bizleri de mutlu ediyordu.
Gezmekten yorulduğumuzda da yine en eski ve meşhur cafe-pastanelerinden olan GeorgeV'de çikolatalı süt ve kahve eşliğinde sohbete devam ederek bir yandan da tam karşımızda yer alan meşhur Louis Vuitton mağazasının güllerle süslü ışıklı vitrinini seyrediyorduk.











Ertesi gün, kardeşimin orada kaldığı yıllarda tanışıp dostluklarını, arkadaşlıklarını pekiştirdikleri sevgili Kovancı ailesi bizleri davet etmişlerdi.
Mehmet bey, sevgili eşi ve çocukları ile biz de daha önce gittiğimizde tanışmış ve onlarla da dost olmuştuk. Başta Mehmet bey olmak üzere tüm aile üyeleri çok yönlü (Müzik, spor, folklör, dans ilk aklıma gelen bunlar Mehmet bey unuttuklarım varsa kusura bakmayın lütfen)ve yetenekliler. O akşamki enfes yemekten sonra bizlere bir müzik de ziyafeti çektiler.Bu harika insanları tanımış olmaktan çok mutluyum.


Ertesi gün ve o hafta artık Pembeyi rahat bırakarak kendimizi sevgili oğlumun ve kardeşimin tercümanlığı ve rehberliğine bırakarak gezmeye başladık. Başladık diyorum ama Pembe'ciğim evden çıktıktan sonra bizi arabayla trene garına götürüyor RER denilen trene binmeden önce mutlaka hergün bir kahvede kahvelerimizi içirip bizi öyle gönderiyordu.


Daha ilk gün tesadüfen gezerken karşılaşmış olduğum pastacılıkla ilgili malzemeler satan yerleri görünce bu kez de benim ağzım kulaklarıma varıyor ama çocukların suratları asılıyordu. Ahh! annem buraları gördüyse biz Paris'i falan gezemeyiz diye söyleniyorlardı.

Hani, hem ziyaret hem ticaret derler ya benimki de aynen öyle oldu. Şöyle bir bakıp çıkacağım dediğim mağazadan 2 saatte çıkınca çocuklar ondan sonra beni oralara götürmez oldular. Neyse ki kardeşim sayesinde bir kez daha gidip alışveriş yapma imkanı da buldum.
Veeee, aşıkların, ressamların,müzisyenlerin vazgeçemediği mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri Mont Martre tepesi ve meşhur Soucre coure kilisesi.




Yine Mont Martre tepesinde bol miktarda yer alan pastane ve lokantaların yanı sıra krep satan küçük dükkanlardan biri.
Marsmallowları pek sevmesem de öylesine güzel ve sevimliydiler ki fotoğraflarını çekemeden geçemedim.




Tepeden, Paris manzarası.

Trocadero meydanı ve Eyfel.










Lüks mağazaların, parfümerilerin, alış veriş etmesek bile biz hanımların mutlak görmesi gereken yerlerden biri Printemps.

Üçüncü bölümde görüşmek üzere,sevgiler,

13 yorum:

  1. Günaydın Işılcığım ne kadar güzel resimlemiş ve anlatmışsın hayalleri
    min şehrini yüreğine sağlık,sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Fotoğraflar herşeyi netlikle açıklıyor..Harika bir gezi olmuş..İyiki gitmişsiniz Işıl'cığım..Anılarım bir bir tazelendi benimde..))Gönülüne sağlık canım..



    Sevgiler..

    YanıtlaSil
  3. birgün bede giderim belki...senin resimlerinden dolayı yabancılık çekmeyiz...herşeyi çok güzel anlatmışsın...hoşçakal...

    YanıtlaSil
  4. yaşadıklarına, gördüklerine senin adınada tekrar tekrar seviniyorum ışılcığım..
    yeniden görmek harika oraları..
    güzel günlerin çok olsun..
    teşekkürler canım.

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel, lütfen 3.bölümü de aynı hızda alabilir miyiz? Bu arada Pecan Cevizi ile ilgili güzel haberi aldım. Bugün içinde size mail ile ulaşacağım.Çok teşekkür ederim... Sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. Merhaba,
    Bizde tam 1 yıl önce bir Paris Gezisi yapmıştık ve bende birkaç fotoğrafı blogdan paylaşmıştım. Bende Paul pastanesinde görüntülemiştimö macaronları.
    Şimdi fotoğraflarınıza bakınca gezi hatıraları tekrar canlandı. gerçekten çok güzel bir şehir sizde çok güze anlatmışsınız.
    Sevgiler.
    www.semraninmutfagi.com

    YanıtlaSil
  7. Işıl harika bir gezi olmuş,ne güzel vakir geçirmişsiniz..İyiki paylaşmışsın keyifle baktım fotoğraflara...
    Müzik ziyafetine bayıldım harika bir yetenek bu,tebrik ediyorum bütün aileyi..Mağaza içindeki alışverişini de az çok tahmin edebiliyorum :)

    Nice güzel ziyaretlere inşallah...

    YanıtlaSil
  8. Adınıza çok sevindim Işıl Hanım, harika bir gezi olmuş, dolu dolu zaman geçirmişsiniz. Aşağıdaki makaronları görünce içim gitti harikalar değil mi? Fotoğraf çekme yasağı burada da her mağazada var, çekince ne olacaksa artık :(

    YanıtlaSil
  9. Ne güzel..Bende zevkle izledim..sevgiler..

    YanıtlaSil
  10. Hoşgeldin Işılcığım,
    Senin ağzından Paris'i gezmek, detayları okumak harika. Ne iyi ettin tekrar gitmekle. Biz de bu güzellikleri görmüş olduk. Darısı başıma diyorum ilk fırsatta.
    Sevgiler,
    Öpücükler...

    YanıtlaSil
  11. Işıl'cığım,
    Çoook eski zamanlardan kalma anıları canlandırdı bu fotoğraflar. Hele Montmarte civarındaki pastaneler demişsin ya, şu an bile gözümün önünde bir sokakta gördüğüm küçük bir pastanenin kapısından içeri girişim. Çilekli miydi aldığım pasta? Bak onu hatırlamıyorum...

    YanıtlaSil
  12. Işıl hanım'cığım bir ahh ah çektirdin bana :). Güzel bir gezi yapmışınız. Yemek tariflerinden arada uzaklaşmak bizede iyi geliyor. sevgiler,

    YanıtlaSil
  13. Merhaba Isil hanim,
    ben Paris'ten Neslihan, Pembe hanimlarda tanismistik, siteniz bi harika, biz birebir sihirli ellerinizle yaptiginiz o muthis lezzetleri tatma imkani bulduk, ayrica blogunuz da bulunan tariflerinizi yapmaya calisiyoruz, ailenize selamlar. Sevgilerimle
    www.grupnazar.fr

    YanıtlaSil

Yönetici Giriş Paneli


Special design for Işıl'ca Tatlar by GeCe