31 Ekim 2007 Çarşamba

KINA GECESİ VE DÜĞÜN

Merhabalaaaar!

Bir haftalık aradan sonra çok güzel bir kına gecesi, ardından düğün, anı ve fotoğrafları ile döndüm.

Geçtiğimiz Cumartesi günü Kuşadası' nda oturan kuzenim Meral'in kızı, Melda' nın önce kına gecesi; sonra da Çeşme' de bir otelde muhteşem düğünü vardı.

YÜKSEK YÜÜKSEEK TEPELEEEREEE EV KURMASIIINLAAAAARR....










Gelinimiz bir oynadı, bir oynadı... Eee Hakkıdır. Önce oynayacak ki sonra ağlayacak; eline kınalar yakılırken. Bu arada ortadaki resimde görmüş olduğunuz şekeri , yörenin geleneklerine göre kayınvalidenin gelinin başında kırması lazımmış ki ağızları tatlı, yuvaları bereketli olsun.













Türküler, maniler söyleniyor, oyunlar oynanıyor. Gelinin ellerine kına yakıldıktan sonra anne kızın vedalaşması herkesi duygulandırıyor.

Şimdi de düğün...

Peri masallarındaki gibi güzel Melda' mız ve yakışıklı damadımız Serkan o gün çok mutluydular. Nikah memuruna yüksek sesle "evet" demeleriyle birbirlerine olan sevgilerini salondaki bütün misafirlere ilan ettiler. Çok şık donatılmış salonda herkes çok eğlendi. Danslar edildi. Damadın ve gelinin babalarının karşılıklı harmandalı oynamaları görülmeye değerdi.



























Fazla söze gerek var mı bilmiyorum; ama, Melda ile Serkan' ın mutluluğu gözlerinden okunuyor. Aşkları hep sürsün, mutlulukları daim olsun. Onlar da erdiler muratlarına; biz çıkalım kerevetine.




29 Ekim 2007 Pazartesi

CUMHURİYET BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!!!

Bu çoşku 84 yıldır hiç bitmedi, bitmeyecek, birlik ve beraberlik içinde ilelebet devam edecek.
CUMHURİYET BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.

24 Ekim 2007 Çarşamba

AÇILIŞ...

Geçtiğimz cumartesi, 20 Ekim'de pastamelzemeleri.com mağazasının açılışına gittim. Çok güzel bir gündü. Bir çok blogcu arkadaşımız da açılışa gelmişlerdi. Kekler, pastalar da görülmeye değerdi. Yapanların ellerine sağlık der, sevgili Berna'ya sıcak, cömert ev sahipliği için çok teşekkür ederim. Aşağıdaki fotoğraflar o günden kalan hoş anılar olarak belleğimde kalacak.


Bu günden itibaren beş gün İstanbul dışında olacağım için bloğuma bir şey ekleyemeyeceğim. Ama sizleri çok özleyeceğim. Görüşmek dileğiyle.












23 Ekim 2007 Salı

TERÖRÜ LANETLİYORUZ!

TERÖRÜ LANETLİYORUZ...
Ben bu ülkede bir insan, bir kadın, bir anne olarak YETER! diyorum.
Ölüm! Gencecik evlatlarımızın ölümü. Ülke uğruna, bayrak uğruna, vatan aşkına...
İçim yanıyor, sözler boğazımda düğümleniyor. Umut edemeyecek, sevemeyecek, gülemeyecek onlarca, binlerce insanımız toprağa verilirken; "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir." diyenlere sesleniyorum.

ARTIK ANNELER, EŞLER, ÇOCUKLAR AĞLAMASIN. AKAN KANLAR DURSUN!








20 Ekim 2007 Cumartesi

BU PASTAYI KİM YAPTI BİLİYOR MUSUNUZ?






Bu pasta, Fransa’da oturan arkadaşım Pembe’nin on yedi yaşındaki oğlu, Serkan tarafından ağabeyi Şahin’e doğum günü armağanı olarak Fransa’da yapıldı.

Geçen hafta bir gün, öğle vakti bir telefon… Açtım, Serkan Fransa’dan arıyor. “Merhaba Işıl Teyze”, deyip hal hatır sorma faslından sonra “Ayın yirmisinde ağabeyimin doğum günü için ben pasta yapmak istiyorum; ne dersin yapabilir miyim?” dedi. Çok şaşırdım tabii. Kışın bize geldiklerinde yaptığım kurabiyeleri, pastaları çok sevmiş; hepsini inceleyip nasıl yapıldıklarını sormuş; hatta eline verdiğim şeker hamurlarını kalıplarla kesip merakını biraz gidermişti. Dönerlerken onlara yaptığım kurabiyelere çok mutlu olmuştu. Ancak bu merakın onu buralara (pasta yapma) getireceğini hiç tahmin etmemiştim.

Serkan, “Annem yapamazsın, çok zor bir şey; ben elimi hiçbir şeye sürmem! Dedi. Ama ben yapmayı çok istiyorum.” Deyince ben de “İstersen yapabilirsin Serkancığım.” Dedim. Dedim ama beni de aldı bir düşünce. Düşünebiliyor musunuz? On yedi yaşında, yemek yeme dışında mutfağa hiç girmemiş bir erkek çocuğuna, Türkiye’den Fransa’ya, anlayacağınız uzaktan kumanda ile pasta tarif etmek… Evet, çok güçtü; ama Serkan çok istekli ve kararlıydı. Öncelikle nasıl bir pasta hayal ettiğini sordum. O da “Türk bayrağı gibi kırmızı, iki katlı, şeker hamurlu; içi de senin bize yaptığın gibi bir katı fındık krokanlı, bir katı da frambuazlı.” Deyince işimin bir hayli zor olacağını tahmin etmiştim. Ancak onun hevesini de kırmak istemiyordum.

Bundan sonra sıra pasta malzemelerinin teminine gelmişti. En önemlisi de şeker hamuru idi ve maalesef Fransızlar şeker hamurunu bilmiyorlardı. Paris kazan, Serkan kepçe bir hafta boyunca şeker hamuru aradı. Karşılıklı internetten video klipler (şeker hamurunun kaplanması, kesilmesi aşamaları) gönderildi. Sürekli malzemeler konusunda fikir alışverişinde bulunuldu. En nihayetinde Serkan şeker hamurunu bulup da bana telefon ettiğinde sesinden heyecanı belli oluyordu. Bir “Buldum Işıl Teyze!” demesi vardı ki Arşimet bile suyun kaldırma gücünü bulduğunda bile bu kadar sevinmemiştir herhalde.

Serkan, diğer malzemelerde de sıkıntı yaşadı. Kremanın, fındık krokanın ne olduğunu bilmiyor; ben de oradaki ürünleri tanımadığım için ona anlatmakta zorluk çekiyordum. Ama ikimiz de bu yola baş koymuştuk; yapacaktık bir kere.

Bir hafta süren msn, mail ve telefon trafiği ile pastanın nasıl yapılacağını anlattım. Ağabeyine sürpriz olmasını istediği için pastayı kendi evinde değil de akrabaları olan Selma ablasının evinde yapmaya başladı. Sağ olsun, Selma’nın da yardımıyla altı üç kattan çikolatalı, üstü de yine üç kattan frambuazlı olarak yapıldı. Serkan şeker hamurunun kalitesinden çok memnun olmasa da pastasını kaplamıştı. Üzerine de ay ve yıldızı yerleştirip fotoğrafını bana gönderdiğinde ben de çok mutlu oldum. Çünkü Serkan gerçekten bu pasta için çok koşturdu, her türlü zorluğun üstesinden gelmek için elinden geleni yaptı; azimle çalıştı. Sonunda, pasta çok güzel görünüyordu.

Şunu bir kez daha anladım ki insanlar, hayallerinin peşinden gittiklerinde, kararlı, azimli, çalışkan olduklarında aşılamayacak güçlük yoktur.

SERKANCIĞIM, SENİ KUTLUYORUM. AZMİN, TUTKUN, KARARLILIĞIN, OLUMSUZLUKLAR KARŞISINDA YILMADAN YOLUNA DEVAM ETMEN BENCE HERKESE ÖRNEK OLMALI CANIM.

Şahinciğim, Serkan gibi bir kardeşin olduğu için umarım sen de çok mutlusundur. Doğum gününü kutlar; hep birlikte sağlıkla, mutluluklarla dolu, uzun ömürler sürmenizi dilerim.

19 Ekim 2007 Cuma

XXXL CEVİZLİ HAVUÇLU KEK



Başlığa bakıp da bu nedir acaba diye düşünmeyin. Bu tarif yıllardır hepimizin çok severek yediği bol cevizli ve havuçlu olmasından dolayı bu adı alıyor. Sanırım o yıllarda ceviz bol ve ucuzdu ki yapanlar böyle çok ceviz kullanmışlar, çok da iyi etmişler. En çok tercih ettiğim keklerden birisi olması , omega yağları ve A vitaminini içermesinden kaynaklanıyor. Çocuklarım doğduktan sonra onların beslenmesi söz konusu olunca maksimum fayda sağlayacakları yiyecekleri seçmeye çalışıyorum.

MALZEMELER

4 adet yumurta
2 su bardağı şeker
1 su bardağı zeytinyağ
3 su bardağı un
2 su bardağı dövülmüş ceviz içi
2 su bardağı ince rendelenmiş havuç(3 orta boy)
2 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
1 tatlı kaşığı tarçın
3-4 damla limon suyu

YAPILIŞI

Yumurta ve şeker büyükce bir kapta mikser ile kuvvetlice çırpılır. Koyu yoğurt kıvamına gelen karışımın içine önce zeytinyağ konur bir-iki çırpıldıktan sonra elenmiş un ilave edilir. Bu aşamada kek çok koyu oluyor ama endişelenmeyin. Çünkü daha sonra ceviz ve rendelenmiş havuç konunca kek daha sulu bir kıvam alıyor. Hamurun iyice karışması için tekrar mikserle çırpılır. En son üzerine iki paket kabartma tozu, vanilya, tarçın ilave eklenip bunların da üzerine birkaç damla limon suyu dökülür ve tekrar mikserle iyice karıştırılır. Hamur miktarı bir hayli çok olduğundan yağlanmış büyük bir kek kalıbına dökülür. Önceden ısıtılmış 180 derecedeki fırında pişirilir.
35-40 dakika sonra kürdan testi ile kontrol edilip piştiğinde fırından çıkarılır.
Herkese afiyet olsun..

18 Ekim 2007 Perşembe

ZEYTİNLİ RULO

Bu zeytinli ruloyu 2 yıl önce komşuma ziyarete gittiğimde onda yemiştim ve çok beğenmiştim. Poğaça hamuru gibi ancak rulo şekli verildiği için hem daha kısa sürede yapılıyor, hem de sunumu daha şık oluyor. Tabi bir de isteyen küçük, isteyen büyük bir dilim yiyebiliyor.

Eğer zeytinle aranız iyi değilse, peynir, kıyma, patates, mantar seçeneklerini de değerlendirebilirsiniz.

Bu ölçüler bizim aileye az geldiğinden ben yarım ölçü daha artırarak hazırlıyorum. Sabah kahvaltılarında da azıcık ısıtılınca çok güzel oluyor.

Malzemeler

1) 70 gr. Tereyağ
2) ½ su bardağı sıvıyağ
3) ½ su bardağı yoğurt
4) 1 paket kabartma tozu
5) Biraz tuz
6) 3- 4 çorba kaşığı zeytin ezmesi
7) Alabildiği kadar un
8) 1 çay kaşığı mahlep (isteğe bağlı)

Yapılışı

Zeytin ezmesi hariç diğer malzemelerden hamur hazırlanır. Un azar azar konmalı ki kıvamı çok katı olmasın.(Kulak memesi yumuşaklığında)Tezgahın üzerine konan hamur merdane ile ince bir şekilde açılır ve zeytin ezmesi her tarafına yayılıp rulo şeklınde sarılır.Tepsiye konan rulonun üzerine yumurta sarısı sürülüp üzerine çörekotu serpilir ve bıçakla verev çizgiler yapılır. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişirilir.

Hani Oktay ustanın 3 dakikada yaptıkları kadar çarçabuk yapılabilecek bu ruloya başlamadan çayı da ocağa koymazsanız olmaz. Çay olana kadar bu da pişecektir emin olun.
Herkese afiyet olsun.

13 Ekim 2007 Cumartesi

BİZİM PASTANE'DEN ÇİKOLATALI SUFLE


Arife günü bloglarda gezinirken Bizim Pastane'den Zinnur'un çikolatalı suflelerini gören çocuklarım, "Anne, biz de istiiyooruuuz!" diyince ben de bu gün bayram, onları kırmayayım diyerek isteklerini yerine getirdim. Yalnız tarife uyarken bir şeyler ters gitmiş olmalıydı ki çocuklar, sufleyi yerken "Anne bunun içinden sıvı çikolata akması gerekmiyor mu?" sorusuna şaşırdım. Buna rağmen tadını çok güzel bulduk. Sufleler fırında çok güzel kabardılar, çatladılar. İlk tatlı sufle denemem olmasına rağmen ben de çok beğendim. Sanırım tarifi yazmama gerek yok. Çünkü sevgili Zinnur bloğunda çok güzel anlatmış. Teşekkürler Zinnur.


12 Ekim 2007 Cuma

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

ŞEKER BAYRAMINIZI KUTLAR, SEVDİKLERİNİZLE BİRLİKTE MUTLU, HUZURLU, BARIŞ DOLU NİCE BAYRAMLAR DİLERİM


9 Ekim 2007 Salı

DOĞUMGÜNÜ PASTASI


Bu pastayı kızımla birlikte, çok sevgili komşularımız olan iki kardeşe; Serli ve Arda' nın 10 Ekim'deki doğumgünleri için yaptık. Aralarında yedi yaş farkı olan iki kardeş, tesadüfe bakın, aynı günde doğmuşlar. Daha önceki pastalarımı yiyip beğenen bu iki kardeşe hoş bir sürpriz olsun istedim. Onlar benim için sadece komşu değil; aynı zamanda sevecen, kibar, sıkıntılı günlerimi benimle paylaşan birer dostturlar. Söz konusu dostlarım olunca tasvir için uygun sıfatlar bulmakta zorlanıyorum; umarım siz anlamışsınızdır.

Sevgili Serli ve Arda, doğumgününüzü kutlar, sağlıklı, mutlu, huzurlu, ailenizle ve tüm sevdiklerinizle birlikte uzun ömürler dilerim.

Pastanın renginin yeşil olması, etrafındaki minik toplar, yaldızla üstündeki yazıyı süsleme fikri kızıma aittir.
PASTANIN TARİFİ

PANDİSPANYA MALZEMELERİ:

1- 4 yumurta
2- 1 su bardağı şeker
3- 1su bardağı un
4- 3 kaşık siyah kakao
5- 1 çay kaşığı kabartma tozu
6- 1 paket vanilya
7- 1 tatlı kaşığı rom aroması

Yumurtalar ve şeker koyu boza kıvamına gelene dek mikserle çırpılır. Un, kakao, kabartma tozu ve vanilya ayrı bir kapta karıştırılıp iki kez elenir. Elenmiş olan kuru malzemeler, üç kere de katlama tekniğiyle yumurtalara yedirilir. Rom aroması da ilave edildikten sonra fazla karıştırmadan yağlanmış ve altı ve iç çeperi yağlı kağıtla kaplanmış 20 cm. lik kelepçeli kalıba dökülür ve 175 derecedeki ısınmış fırında 30- 35 dakika ( kürdanla pişip pişmediği kontrol edilmeli) pişirilir.

KREMA MALZEMELERİ:

1- 250 gr. bitter kuvertür
2- 250 gr. krema
3- 1 paket crem ole
4- 2 su bardağı süt

İÇ MALZEMESİ:

1- 1 su bardağı küçük parçalara ayrılmış kestane şekeri
2- 1/2 su bardağı şam fıstığı

Krema, bir kapta kaynama noktasına kadar ısıtılır. İçine küçük parçalara bölünmüş çikolatalar ilave edilir ve karıştırarak erimesi sağlanır. Soğuması için buzdolabına konur. Ayrı bir kapta iki su bardağı sütle crem ole hazırlanır.

Soğumuş olan kek, üç parçaya kesilir. Katlar fırça yardımıyla bir çay bardağı sütle hafif nemlendirilir. Birinci kat servis tabağına alınır. Çikolatalı ganajdan bir miktar katın üzerine yayılıp üzerine kestane şekerleri serpiştirilir. Bunun da üzerine crem ole'nin yarısı yayılır. İkinci katta da aynı işlemler yapılır; ancak bu kez araya kestane şekeri yerine şam fıstığı konur. En son kat da yerleştirildikten sonra ayrılan çikolatalı ganaj pastanın her tarafına ince bir tabaka halinde sürülür. Pasta soğuması için buzdolabına kaldırılır.

ŞEKER HAMURU:

1- 6OO gr. şeker hamuru
2- İstediğiniz renk gıda boyası

Şeker hamuruna, kürdan ucu ile gıda boyası azar azar, istenilen renk elde edilinceye kadar karıştırılıp yoğurulur. Silpat veya yağlı kağıt üzerinde merdaneyle açılan şeker hamuru, soğumuş olan pastanın üzerine kaplanır. Son aşamada, istenilen süslemeler, güller, etrafına yapılan ufak toplar eklenir. Ben üzerindeki yazıyı royal icing ile yazdım.


KURABİYELER (MACARONLAR)








Daha önce de belirttiğim gibi, sessiz bir blog takipçisiyken Bizim Pastane 'den öğrendiğim macaronlarla karşınızdayım. Arada bir bloglardan öğrendiklerimi sizlere sunarak nostalji yapmayı düşündüm.
Bunlar geçen sene yaptığım ve fotoğrafladığım ilk macaronlardı. Bu enfes kurabiyeleri yiyen bütün misafirler tadına bayıldı. Özellikle bizim evde fıstıklı olanlar çok daha fazla beğeniliyor.
Her ne kadar görüntü olarak Zinnur'unkiler kadar başarılı olmasalar da tadlarını ben de beğendim. Tarif vermiyorum. Sevgili Zinnur bloğunda çok detaylı anlattığından yapmak isteyenler oraya bakabilirler.

6 Ekim 2007 Cumartesi

KESTANE ŞEKERİ


KESTANE KEBAP, YEMESİ SEVAP!
BÖYLESİNİ YEMEK DAHA DA SEVAP,

Yaklaşan bayram günlerinde çikolataların, şekerlerin yanında farklı bir şey yapmak istedim.
Kestane şekeri bizim evde çok sevilen bir tatlıdır. Yapımı oldukça oyalayıcı ve özen isteyen bu tatlıyı iki yıl önce Oktay Usta programında yapınca çok mutlu olup, kaliteli kestane şekerinin fiyatının bir hayli fazla olmasının nedenini de o zaman anlamıştım. Geçen sene de
Bayramda yaptığım kestane şekeri konuklardan tam not almış hiç kimse çikolataların yüzüne bile bakmamıştı. Mevsiminde 3-4 kez yaptığım kestane şekerlerini siz isterseniz eritilmiş çikolataya da batırıp ikram edebilirsiniz.

MALZEMELER
1) 1 kg. damarsız büyük boy kestane (ayıklanıp soyulunca bütün olarak 450 gr olacak)
2) 1,5 su bardağı şeker
3) 1,5 su bardağı su
4) Temiz, kullanılmamış tülbent


YAPILIŞI
1) 1 Kg kestane yıkandıktan sonra dış kabukları bolca çizilir, ne kadar çok çizerseniz soyulması o kadar kolay oluyor.
2) Bol su konmuş bir tencerede 10 dakika haşlanır ve tencereden ikişer üçer tane alınıp dış ve iç kabukları soyulur. Soğuyan kestanelerin kabukları çok zor soyulduğundan ben tencereden teker teker alıp soydum hatta ocağın altını da kapatmadım. Su sıcak kalsın diye çok kısık ateşte ocakta kaldı.
3) 1–2 metrelik bir tülbenti 20x20 cm olacak boyutlarda kesiyorsunuz.
4) Ayıklanan kestaneler ikişer, üçer tane olarak ancak kestanelerin birbirine değmemesine özen gösterilerek tülbentlerin içine konur ve bebek kundaklar gibi sıkıca
bağlanarak paketlenir
5) Bir tencereye bolca su konur ve paketlenmiş kestaneler içine atılır, ocakta pişirilir.
6) Kürdanla pişip pişmediği kontrol edilir.
7) Ayrı bir tencerede şeker ve su kaynamaya bırakılır. Hemen kaynar kaynamaz pişmiş olan paketler süzgeçle alınıp suları süzdürülüp şekerli suya atılır.
8) Şekerli su kaynamaya başlayınca en küçük ocağa alınır ve çok kısık ateşte 2 saat pişirilir(Çay demlenir gibi)
9) Paketlerin açılabilmesi için çok iyi soğuması gereklidir, hatta bir gece beklerse daha iyi olur.

Eveeet, bunun da anlatması kısa ancak emeği ve harcanan zamanı çok fazla olmasına karşın lezzeti bütün bu emeklere değecek bir tatlı olması beni çok mutlu ediyor.

Yapacak olanlara kolaylıklar diliyorum.

Afiyet olsun.

HİNDİ TANDIR




Malzemeler

2 adet hindi but
2 çorba kaşığı zeytinyağ
1 tatlı kaşığı acı biber salçası
1 çay kaşığı kekik
1 tatlı kaşığı tane karabiber
1 tatlı kaşığı tuz
3 diş sarımsak

YAPILIŞI

1) Butları aldığınız markete sadece kemikleri çıkarmasını, bütün olarak ve derilerinin üstünde kalmasını rica edin.(çünkü onlar daha düzgün çıkarıyorlar)
2) Yıkadığınız butların sularının süzülmesini sağlayın.
3) Büyükçe çelik bir tencereye but haricindeki bütün malzemeleri koyun ve bir kaşık yardımı ile karıştırın.
4) Butları tencereye alın ve bu malzemeleri butların her yanına sıvayın.
5) Ocağı çok kısık olarak yakın ve butların derili kısımları tencereye değecek şekilde yerleştirin. Önce deriler biraz cızırdayacak, kızaracak. Bu yemek yanıyor diye sizi korkutmasın, daha sonra su bırakıyor. Böylece kısık ateşte 1,5 – 2 saat arasında kendi suyunda ağır ağır pişecektir. Pişme süresinin ortalarında eğer üst taraflarında sertlik varsa bir iki kere çevirebilirsiniz.

Bu yemek hindi eti ile yapıldığı için daha sağlıklı olmakla birlikte kuzu etini de aratmayacak lezzette ve davet sofralarında da pilavın yanında çok gösterişli oluyor.
Yapımı da çok kolay olan bu yemeği denemenizi öneririm.

Afiyet olsun.

4 Ekim 2007 Perşembe

MATCHA ÇAYLI ve ÇİKOLATALI PASTA


Bu pastayı geçen yıl şubat tatili için Fransa'dan gelen arkadaşlarım için yapmıştım.
İki katlı pastalarda katlarda farklı malzemeler kullandığım zaman yiyenlerin memnunuyeti daha da artıyor. Bazı insanlar meyvelilerden hoşlanmıyor, bazıları da çikolatılılardan. Bunu kestiremediğim zamanlarda ben de böyle iki katlı, farklı malzemelerden yapıyorum ki herkesin beklentisine cevap versin.

Bu pastanın alt katı çikolatalı, fındık krokanlı, şeker hamuru kaplamalı; üst katı ise frambuazlı, beyaz kremalı matcha çaylı çikolatalı. Matcha çayını ilk kez sevgili Zinnur'un bloğunda görmüş ve Türkiyede bulunmadığından o sene Fransa'dan dönen kardeşimden istemiştim.
Farklı lezzetlerde olduğu için misafirlerim çok memnun oldular. Çünkü içlerinde çikolatalı veya meyveli sevmeyenler de vardı. O nedenle herkes sevdiği pastadan yiyebilmişti.


MALZEMELER


Alt kat pandispanyası için


1) 5 adet yumurta
2) 1,5 bardak un
3) 1 bardak + 1 çorba kaşığı şeker
4) 1 paket vanilya
5) 1,5 çay kaşığı kabartma tozu
6) 3 çorba kaşığı kakao
Üst kat pandispanyası için
1) 4 adet yumurta
2) 1 bardak şeker
3) 1 bardak+1 çorba kaşığı un
4) 1 paket vanilya
5) 1 çay kaşığı kabartma tozu


Her iki pandispanya da ayrı kaplarda aynı teknikle yapılır.


1) Oda ısısındaki yumurtalar şekerle bir fiske tuz ilavesi ile karıştırıcının önce düşük sonra hızlı devrinde koyu boza kıvamına gelene kadar çırpılır.
2) 1. pandispanya için un, kakao, kab. tozu ve vanilya ayrı bir kaba iki kez elenir.Elenen un iki parti halinde yu-
murtaların içine yavaş yavaş eklenir ve bir yandan da katlama tekniği ile karıştırılıp (çok karıştırmayın, yoksa
daha hamur orada söner) bütünleşmesi sağlanır.
3) 2. pandispanya da yine aynı şekilde hazırlanır.
4) 1.pandispanya 23 cm., 2.pandispanya 17 cm.lik altı yağlı kağıt kaplanmış kelepçeli kalıplara yavaşca
boşaltılır ve üzerleri düzeltilir.
5) Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında fırının kapağı hiç açılmadan 20-25 dak. pişirilir. Sonuna doğru pişip
pişmediği kürdan testi ile kontrol edilip fırından çıkarılır
6) Soğuyan.kekler kalıptan çıkarılır ve kağıtları alınıp atılır. Her iki kek de enlemesine kesilerek üç parçaya
ayrılır.
7) Eğer o gün kullanacaksanız keklerin ıslatılmasına gerek yoktur. Ertesi gün içinse fırça yardımıyla çok az sütle
ıslatılır.


KREMALARIN MALZEMELERİ VE YAPILIŞI


Kakaolu pandispanya için;


1) 3 su bardağı süt
2) 1 su bardağı şeker
3) 2 çorba kaşığı un+2 çorba kaşığı mısır nişastası(tepeleme)
4) 1 yumurta
5) 3 Çorba kaşığı koyu renk kakao
6) 120 gr. bitter çikolata
7) 1 paket vanilya veya varsa badem, ameretto veya rom aroması(1 tatlı kaşığı)
8) 1/2 paket çikolatalı toz krem şanti


Sade pandispanya için


1) 2 su bardağı süt
2) 3/4 su bardağı şeker
3) 1,5 kaşık un+1 kaşık nişasta
4) 1 adet yumurta
5) 1 paket vanilya
6) 1/2 Paket sade toz krem şanti


YAPILIŞLARI


Her iki krema da (ayrı ayrı kaplarda) krem şantiyleri konmadan bütün malzemeler birer tencereye konur ve bi-
raz mikser ile çırpıldıkan sonra tahta kaşıkla koyu muhallebi kıvamına gelene dek pişirilir. Pişen kremalar soğuduktan sonra içlerine krem şantiyleri konur ve mikserin yüksek ayarında hızlıca cırpılır.Bu arada kremalar çok koyu olursa birkaç kaşık sütle kıvamını açabilirsiniz.
Yuvarlak pandispanyanın bir katı pasta altlığının üstüne konup üzerine kremadan sürülür ve fındık krokanlar üzerine bolca serpşitirilir.Diğer katlarda da aynı işlemler yapılır, yanları ve üzeri şeker hamurunun yapışabileceği kadar bir krema ile kaplandıktan sonra diğer pandispanyanın katlandırılması ve tamamlanması aşamasına geçilir. Bunda krokan yerine istediğiniz bir meyveyi(vişne, frambuaz, ahududu) koyabilirsiniz.
Ben alttaki kek katını şeker hamuru ile kapladım. Üstteki meyveli katı ise sevgili Zinnur'un(Bizim Pastane) bloğundaki matcha çaylı çikolatalardan hazırlayıp onlarla süsledim. Çok başarılı olduğu söylenemese de tadı çok güzeldi.


Bloğumda ilk kez bir pasta tarifi verdiğimden , çok detaylı anlatmaya çalıştığım için çok uzun oldu.Bu gözünüzü korkutmasın. Yapımı çok kolay bir pasta.
Hepinize afiyet olsun.




3 Ekim 2007 Çarşamba

KIŞ HAZIRLIKLARI





Bu aralar çok yoğun günler yaşadığım için bloğu güncelleyemediğimden arkadaşlar başka bir şey görmeyecek miyiz diye sorabilirler. Bildiğiniz gibi şu günlerde pastırma sıcaklarını yaşıyoruz ve artık yaz sebze meyveleri tezgahlardan yerlerini kış sebze meyvelerine bırakıyor. Bizim ev halkı kış sebzelerini pek yemediklerinden ben de derin dondurucuya yaz sebzelerinden koyuyorum.
Bunun yanı sıra turşular. garnitürlükler, salçalar, reçellerle boğuşurken mutfaktan dışarı adım atamıyorum. Hem sizlerden de kış hazırlıkları yapmak isteyenler olursa diye hem de bloğumda bunlara da yer vermek istediğim için bilgisayarda ancak kutlama yazılarınıza cevap verebiliyorum.
Biliyorum, pastaların devamını bekliyorsunuz. Ama önce bir kaç kış hazırlığı yapalım ne dersiniz?
DOMATES, SALATALIK VE BİBER TURŞUSU
5 kg. salatalık
1 kg. yeşil domates
1/2 kg. biber (3-4 tanesi acı olursa daha güzel olur
4-5 litre su
120 gr. kaya tuzu
3 su bardağı üzüm sirkesi
Bir kaç dal kereviz
3-4 baş sarımsak
YAPILIŞI
Domatesler, salatalıklar ve biberler yıkanır. Domatesler bir çatal yardımıyla veya bıçağın ucu ile bir iki yerinden turşu suyunu içlerine çekebilmesi için delinir. Aynı işlem biberlere de yapılır. Bu malzemeler cam kavanozlara en az boşluk kalacak şekilde sıkca yerleştirilir. Turşu için su büyükce bir tencereye konur ve içine tuz da eklenip tuzun erimesi için biraz karıştırılır.Bu su kaynatılır, kaynama başladıktan 5 dakika sonra ocak kapatılır. Akşamdan hazırlanan bu su geceleyin serince bir yere, balkona konur.(Annemin deyimiyle ayazlandırılır)
Ertesi gün ayıklanmış olan sarmısaklar, sirke ve tuzlu su kavanozlara paylaştırılır. Kavanozların üzerine bir kaç kereviz yaprağı da konup ağızları sıkıca kapatılır, gölge ve serin yerde saklanır.
Bu kadar malzemeden 5 kg. lik iki kavonoz turşu kurdum.
Püf noktaları;
1) Sarımsakların kolay soyulabilmesi için dişleri ayırdıktan sonra suda bekletin daha kolay soyulduğunu göreceksiniz.
2) Kaynattığınız tuzlu su artarsa bu suyu dökmeyin, saklayın. Turşu sararıp olmaya başlarken sebzeler suyu çekerken kavanozdaki suda azalma olacaktır.O eksikliği bu su ile tamamlayın ve sebzelerin üstüne taş gibi(uygun taş olması gerekir) bir ağırlık koyun ki turşunuz bozulmasın
3) Sebzeleri alırken sera mahsulü olmamalarına dikkat edin .Sera ürünleri ile yapılan turşular çok çabuk bozulur...
Kışın bulgur pilavının, kuru fasulyenin, nohutun yanında afiyetle yiyin.

KAHVALTILIK SALÇA

Kırmızı büyük biberlerle yapılan bu değişik lezzet aslında bildiğimiz biber salçası değil. Kahvaltılarda, ikindi çaylarında ekmeğin üzerine sürülerek bazen de meze olarak yenebilecek, ailecek özellikle oğlumun çok sevdiği bir aperatif. 4-5 yıl önce Kuşadasındaki kuzenimin evinde yemiştim ve çok beğenmiştim. Akşam üzeri okuldan Anne! çok açım diyerek okuldan gelen oğlum bunu her sene yaptırıyor bana. Bir süre önce Nane ve Limon'un sahibi sevgili Münevver hanım buna benzeyen bir tarif vermişti ancak benim yaptığımın içinde haşlanmış havuç da var.
Malzemeler
1) 3 kg. salçalık büyük kırmızı biber
2) 1 kg. patlıcan
3) 1/2 kg. havuç
4) Tuz, karabiber, pul biber, nane, çok az kimyon
5) 2 kaşık zeytinyağ
6) İsteğinize bağlı olarak 1-2 baş sarımsak

Yapılışı
1) İlk önce kırmızı biberler, patlıcanlar fırının ızgarasında veya ocağın üstünde közlenir, kabukları soyulur, biberlerin çekirdekleri ayıklanır,

2) Havuçlar kazındıktan sonra haşlanır, suyu iyice süzülür,

3) Bütün sebzeler rondodan geçirilir. Rondoya koyarken sulanan biberlerin, patlıcanların sularını koymayın.
4) Tencereye önce iki kaşık yağ konur, ısınınca bütün sebzeler,dövülmüş sarımsak, tuz, kara biber, pul biber, nane ve kimyon konup kaynamaya başladıktan sonra 10-15 dak (fazla sularını çekmesi ve daha dayanıklı olması için) karıştırılır.

5) Temiz ve kuru kavanozlar hazırlanır, kapakları küçük bir kaba konup kaynamaya bırakılır.

6) Daha ocağın üstündeki salçamız soğumadan sıcak sıcak kavanozlara doldurulur ve kaşığın tersi ile boşlukların doldurulmasına çalışılır.

7) Doldurulan kavanozların ağız kısımları temiz bir bezle silinip kapakların iyi kapanması için hazırlanır.

8) Kaynamakta olan kapaklar bir maşa yardımı ile alınıp kavanozlar çok sıkı bir şekilde kapatılır.

9) Sıkıca kapandığına emin olduktan sonra kavanozlar ters çevrilir. Bir gece bu şekilde bekleyen salçamız ertesi günü buzdolabına kaldırılıp orda saklanır.

Yemek istediğiniz zaman yiyeceğiniz miktarın içine ceviz de koyabilirseniz lezzeti daha da güzel oluyor.












MÜRDÜM ERİĞİ MARMELATI

Dün pazardan almış olduğum mürdüm eriklerinin yumuşamış olduğunu görünce bunlardan marmelat olur diyedüşündüm ve onca işin arasına bunu da sıkıştırdım. Evdeki herkes taneli reçellerden ziyade ekmeklerinin üstüne sürmek için marmelatları tercih ettiği için ben de daha çok marmelat yapıyorum. Hatta ilk kez bu sene çileğin bile marmelatını yaptım. Bu marmelat işini çok seviyorum, çünkü reçellere göre daha az şekerle de yapılabiliyor. Tabi sürekli buzdolabında saklamak koşuluyla. Eğer dolaba konmazsa içindeki şeker az olduğu için ekşime, küflenme yapabilir.

Şimdi tarife geçelim.

1 kg. mürdüm eriği

1/2 kg. şeker (ben 400 gr koydum)

1/2 çay kaşığı limon tuzu (limon tuzu daha dayanıklı olmasını sağlıyor)


YAPILIŞI

Erikler yıkanıp çekirdekleri çıkarıldıktan sonra dibi tutmayacak bir tencereye konur.(Tencere bakır olursa reçelleriniz daha güzel olur) Çok kısık ateşe oturtulur ve tencerenin kapağı kapatılıp erikler yumuşayıp kevgirden geçecek yumuşaklığa gelinceye kadar pişirilir. Yumuşayan erikler ılındıktan sonra kevgire konur ve elle bastıra bastıra kevgirden geçirilir. Tamamı geçirildikten sonra üzerine şeker ilave edilip tekrar ocağa konur, kaynaması beklenir. Kaynamaya başladıktan sonra tahta kaşık yardımıyla karıştıra karıştıra kıvama gelmesi sağlanır. Bu işlem çok uzun sürmemeli. 5-10 dakika arası bir süre yeterlidir. Az kaynatılan, şeker miktarı az olan reçel ve marmelatlarda meyve kokusunu ve lezzetini daha çok alırsınız. Kaynama süresinin sonunda varsa üzerindeki köpükleri tahta kaşıkla alıp atın ve limon tuzunu koyup bir iki karıştırdıktan sonra ocağı kapatın. Reçeller için hep soğuduktan sonra kavanozlara koyun denir ama ben tam tersini yapıp sıcakken temiz kuru kavanozlara koyup ağzını kapatırım ve ters tepetaklak çeviririm. Bu şekilde konserve gibi oluyor ve hiç hava almadığı için uzun süre dayanıyor. Bu marmelatları sulandırarak pastaları ıslatmada da kullanıyorum.

Yapmak isteyen herkese afiyet olsun diyorum.

Not: Kavanoz kapaklarının konserve kapakları gibi olması lazım.


1 Ekim 2007 Pazartesi

PATLICANLI KUŞ YUVASI

Benim gibi patlıcanın her türlü yemeğini, oturtmasını, beğendisini, reçelini sevenlerin beğeneceğini umduğum bir tarif bu. Hem ikindi çaylarında hem de ziyafet sofralarınızı süsleyeceğine inanıyorum.

MALZEMELER
  1. 1) 3-4 Adet kemer patlıcanı
  2. 2) 2 adet bostan patlıcanı
  3. 3) 1,5 su bardağı yoğurt
  4. 4) 2 çorba kaşığı mayonez
  5. 5) 3-4 diş sarımsak

6) tuz, kırmızıbiber, kaşar peyniri dilimleri

YAPILIŞI

Bunun için öncelikle çok kısa olmayan orta kalınlıkta kemer patlıcanlar alınır. Patlıcanlar boylamasına bıçak sırtı kalınlığında dikkatlice kesilir. Bu işi çok özenle yapmak gerekiyor.Çünkü bütün olarak kesilmezse rulo yapmamız mümkün olamaz. Kalın dipli büyük bir teflon tavada veya ızgarada orta ateşte hiç yağ ve tuz ilave edilmeden dirilikleri ölüp yumuşayıncaya kadar pişirilir. Pişen patlıcanlar bir tepsiye düzgünce yatırılır. Diğer tarafta bostan patlıcanlar ateş üzerinde közlenir. Kabukları soyulur ve ılınmaya bırakılan patlıcanlar kücük küçük doğranır ve çatalın arkası ile ezilir. Ayrı bir kapta yoğurt, mayonez, dövülmüş sarımsak ve tuz ilave edilip patlıcanlarla karıştırılır. Soğumuş olan patlıcan dilimleri rulo yapılır ve altına bir parça yeşillik konmuş olan servis tabağına yerleştirilir. İçleri patlıcan salatası ile doldurulup üzerleri kaşar peyniri dilimleri ile süslenir

Ben kışın da bu aperatifi yapmak için kemer patlıcanları dilimleyip, pişirip uzun strafor tabaklara koyup derin dondurucuda saklıyorum. Hazır olan köz patlıcanlarla da içini doldurup yiyiyoruz.

Sizlere de afiyet olsun

Yönetici Giriş Paneli


Special design for Işıl'ca Tatlar by GeCe